13 Mart 2012 Salı

PARA


Para denince aklınıza ilk ne geliyor ?
-Güç
-Güven
-Rahatlık
-Mutluluk
Bunların hepsi  paranın size hissettrdiği duygular. Şundan eminim ki çok parası olduğu için mutsuz olan kimse yoktur. Kimimiz para kazanmanın peşinde kimimiz kazandığı parayı korumanın peşinde.Bir şekilde herkesin parayla doğrudan bir ilişkisi var. Modern dünyanın vazgeçilmez metasıdır para. Ve toplumda kazandığımız para bizim yaşam biçimimizi belirler çoğunlukla. Bu yüzden kolay harcamamız için uygulanan taktiklere karşı .uyanık olmalı ve mücadele etmek zorundayız. Tasarruf etmeyi bilmeyenler zararlarını başka türlü çıkarmaya çalışırlar. Ve bu zincirleme olarak herkese bulaşır ve hayatımıza yansır
Şunu nadiren duyarız yılda birkaç milyon kazanan birinin işine otobüse gittiğini yada 1990 model arabasını değiştirmeyi düşünmediğini ,cep telefonu kullanmadığını yada döküntü bir modelle idare ettiğini. Bunlar duyduğumuzda bizi şaşırtan örneklerdir. Çünkü genel algımız paranın satın alabileceği şeylerin imkanlar elverdiğince satın alınması gerektiği. Tüketmenin ,daha iyisini daha hızlısını daha yenisini istemenin sonu yok. İnsanoğlunda ki bu doyumsuzluk güdüsü her zaman daha çok paraya sahip olmayı beraberinde getirmiştir.Biz de yokken 5-10 mln doları olan bir adamın neden çalıştığını neden daha fazla para kazanmak için uğraştığını merak ederiz. Benim o kadar param olsa keyfime bakarım deriz. Ancak her zaman daha fazlası vardır .Burda atladığımız bir konu var oda parayı kazanmak kadar korumanın da ne kadar zor olduğu ve gerekliliğidir. İstatistiklerin çok net işaret ettiği bir konu örneğin şans oyunlarından para kazanıp zengin olan insanların zaman içinde o parayı yönetmeyi başaramadıkları için tekrar eski günlerine geri döndükleridir. Parayı kazanırken gösterdiğimiz çaba ve azmi korumak içinde göstermemiz gerekiyor. Elbette bunun için finansçı olmanız gerekli değil. Ama herkesin kendi parasını yönetmeyi bilecek kadar bu konulara ilgili olması gerekir. Türk insanının  para ile ilişkisinde kalıplaşmış bir takım alışkanlıklar vardır. Altına yatırım yapıp yastık altında bekletmek, dolar her zaman iyidir mantığı ile ona yatırım yapmak, Gelişmeye açık bölgeleri keşfedip oralara gayrimenkul yatıımı yapmak.  Bu üçü en bilindik ve sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.  MasterCard  tarafından MasterIndex araştırması, Türk halkının eline geçen fazla parayı nasıl değerlendireceğini ortaya koydu. 11 il merkezinde yapılan araştırmada Türk halkı cebinde fazladan 40 bin TL’si olsa, bu parayı öncelikle ev veya daire almak ,sonraki tercih altına yatırım.
Peki bu bilindik yöntemleri de aslında ne kadar biliyoruz. Kulaktan duyma ,Falanca abi dedi ki ,gazetelerin ekonomi sayfaları, ne var canım bunda ben en alasını kendim yaparım duygusu ile.... Farkındaysanız hiçbiri  bir analiz yöntemi değil. yada bilinçli bir seçim .Bu yöntemleri kullanarak başarılı olmuş kişilerde elbette var. Ancak istikrar kelimesini bu durumlar için kullanmamız pek mümkün değildir.
O halde öncelikle parayı kazanırken  neler yapmalıyız sorusuna cevap arayalım. Kazancınız ne olursa olsun mutlaka bütçe yapmalısınız. Eğer gelir gider dengenizi iyi kurabilir ve tasarruf edecek bir şekilde bütçe yaparsanız,öncelikle borçluluk zihninin sizde yaratacağı negatif etkiden kurtulur ve para biriktiriyor olmanın hissettireceği pozitif duygu  ile her zaman kendinizi bolluk içinde hissedersiniz. Elbette sabit gelirli birinin aylık ufak tasarrufları ile zengin olmasını bekleyemeyiz. Fakat bir yerden başlamak gerekir değil mi...İşiniz ve kazancınız ne olursa olsun sizi sıkıntıya düşürecek borcunuzun olmaması her zaman fırsatları değerlendirme lüksünü beraberinde getirir. Atılım için enerji ve motivasyonu sağlar. Paranın harcanması  konusu da oldukça önemlidir. Harcamalarınızı yaparken bütçenizin gelir gider dengesini bozacak kalemlerden ,çok ucuz diye alınmış gerçekten ihtiyaç olmayan şeylerden kaçınmanız gerekir.





Bir diğer konu da paraya verdiğiniz değerdir. Emin olun ona nasıl davranırsanız oda size öyle davranacaktır.
Parayı harcarken gösterdiğiniz tutum cimrilik yada savurganlık (her ikisi de iyi değil) onun size akışını belirleyecek bir detaydır.
Esas konumuz olan kazandığımız parayı nasıl koruyacağımıza gelirsek;
Yukarı da bahsettiğim bilindik yöntemler zaman zaman faydalıdır. Ancak istikrarlı bir koruma ve büyüme için daha profesyonel yöntemler gerekir. Öncelikle yatırım araçlarını iyi tanımakla başlanabilir. Nedir bunlar;
-Altın , döviz, yatırım fonları, mevduat, borsa , bono ve tahviller , türev araçları dediğimiz aşır riskli enstrümanlar ,  emtialar ve gayrimenkul .....Şunu önemini  vurgulayarak söylemek lazım ki bu araçların hepsi aynı anda yükselmez yada düşmez. Dünya ekonomisi özellikle teknoloji çağına girdiğimizden beri globalleşmenin hızlı etkisi ile bu araçların tamamı etkileşim halindedir. Bu ne demek paranın girdiği enstrümanlar yükselir paranın çıktığı enstrümanlar ise düşer. Arz talep dengesi en kolay anlayabileceğiniz tanım. Tabi doğal olarak diyebilirsiniz ki nereden bilicez paranın nereye girdiğini .Üstelik vahşi kapitalizmin çarkları her zaman büyük balığın küçük balığı yemesi üzerine dönerken. İşte burada algılarımızın nasıl işlediği çok önemli. Genelde satılmak istenen bir malın reklamı daha çok yapılır daha çok pompalanır . Örnek eğer  tv de  altın fonlarının ne kadar iyi getirdiğini anlatan banka reklamları görmeye başladıysanız 1. Seçenek şimdi altına yatırmak lazım algısı olabilir 2. Seçenek ise bunu satmaya çalışıyorlarsa demek ki fiyat artık riskli algısı olabilir.
Bir başka trik ise yine beynimizin en kolay yıkandığı algılarımızla oynandığı mecra tv ler. Eğer tv de ki ekonomi yorumcuları hep bir ağızdan aynı şeyi söylüyorsa orda bir sıkıntı var demektir. Düşünün ki dünyada milyarlarca dolarlık dev yatırımları olan  yatırımcılar ve finans şirketleri herkesin bildiği tv lerden açıkça söylenen bir durumdan fayda sağlayabilirler..
Aklınız alıyor mu hiç. Bu dev yatırımcılar büyük balık olduğuna göre sistemin onların lehine işlemesi gerekmez mi.  Amerikan halkı para sistemimizdeki hileyi bilseydi ertesi gün devrim olurdu. Demiş ; Henry Ford....
Burada size komplo teorilerinden gizli politikalardan söz etmiyorum ancak çok bilinen bazı yöntemlerin altında yatan gerçek nedenleri görmenizi istiyorum.
.Bu demek değil ki tv her konuşan sisteme hizmet ediyor. Ama genel bir toplu güdüm varsa orda şüphe duymak gerekir. O halde nereye ve kime güven duyacağız . Burada mutlaka küçük birikimleriniz dahi olsa bankaların ve yatırım şirketlerinin profesyonelleri ile yakın temasta olmak gerekir.  Nasıl mahallede eti nasıl sevdiğinizi bilen bir kasabınız varsa yada sebzenizi güvenle taze aldığınız manavınız yine sizin risk anlayışını bilen ve buna uygun yönlendirmelerde bulunan bir profesyonel ile bağlantınızın olması gerekir. Zamanınız ve ilginiz varsa kendinizde bu bilgilere ulaşıp analiz edebilirsiniz tabi. 21 yıllık meslek hayatım boyunca pek çok ünv öğrencisinin bölümleri olmadığı halde belki de sadece nasıl kolay para kazanırım dürtüsü ile finans konularına ilgi gösterdiklerine şahit oldum. Tabi burada yine önemli bir konu nasıl kasabın manavın iyisini bulmak gerekirse yatırımlarınız konusunda da size en uygun kişiyi bulmaktır. O yüzden önce kendi risk anlayışınızı ve beklentinizi belirlemek onu iyice anlamak gerekir  Yatırım araçları bu sebeple 2 ana bölüme ayrılır  Sabit getirili enstrümanlar ve Sabit getirili  olmayan  enstrümanlar. Getirisi sabit olan yatırım araçlarının en bilindikleri mevduat, yatırım fonları , hazine bonosu  ve tahviller .
Riskli gruba girenler ise borsa , döviz , türev araçları  gayri menkuller ve emtialar.


Yukarı da bahsettiğim gibi risk algınıza göre seçeceğiniz entrümanları piyasa şartlarına göre tercih etmek ve yatırımlarınızı buna göre yapmak sizi zaman içinde çok farklı yerlere taşıyabilir. Risk algınızı analiz ederken dikkat etmenizi tavsiye edeceğim bir konuda eğer riskli yatırım araçlarını tercih edecekseniz mutlaka kaybına tahammül edebileceğiniz bir miktarla denemeniz. Atıl para olması yani size her an acilen gerekecek bir para olmaması çok önemlidir. Bir diğer önemli konuda riskli araçları kullanırken anaparanızın üstünde kredili miktarlarla yatırım yapmanız ,tecrübeyle sabittir ki borsada yada türev araçlarında battım diyen kişilerin çok büyük kısmı bu kredili durumlardan dolayı tüm paralarını kaybetmiştir. 
Örnek vermek gerekirse 100 tl niz var 100 tl de kredi kullanıp 200 tl lik mal alıyorsunuz malın değeri çok özel spesifik durumlar dışında hiçbir zaman sıfıra düşmez ama dediğim gibi bir kredili pozisyonda %50 değer kaybettiğinde sizin paranız sıfır olur. Ne kadar kolay değil mi batmak...
Şunu unutmayın yatırımın büyüğü küçüğü yoktur .Fakat paranın zaman içinde değerini kaybetmesi bir gerçektir. Özellikle son 50 yıldır uygulanan enflasyonist politikalarla para durduğu yerde yokolabilen bir değerdir. Bu sebeple öncelikli amaç paranızın değerini korumak daha sonra ise onu artırmak olmalıdır.  Biraz da altından  söz etmek gerekirse ; genel algı sağlam bir yatırım aracı olduğu yönündedir. Yüzyıllardır süregelen bir alışkanlıkla altın her zaman popülaritesini  koruyan  olumlu  ve güvenilir algılanan bir araç olmuştur. elle tutulur bir araç olmasının bunda oldukça etkisi vardır. Ancak son yıllarda azalan altın rezervleri talebin fazlalığı fiyatı fahiş noktalara yükseltmiş ve riskli bir duruma getirmiştir.  Herkes tüm finans sektörüne hakim olacak diye bir kural yok ancak mutlaka tüm yatırım araçlarını tanımanızı  risk algınızı belirlemenizi ve size dayatılmaya çalışılan durumları iyi analiz edebilmenizi şiddetle tavsiye ederim Ve tabi çevre faktörünü de unutmamak gerekir. Ne olmak istiyorsanız o kişilerle arkadaşlık edin diye bir söz vardır. Yani kendi parasını yöneten yada belli sistemlerin içinde doğru şekilde yer alabilen kişilerle temasta olmanız sizi bu işleri öğrenmeye ve başarılı olmaya bir adım daha yaklaştıracaktır.
SEVGİLERİMLE 

1 yorum:

  1. Riskli gurup olarak adlandırabileceğimiz belki de para piyasalarında gerçekleşen yatırımlardır, ancak bunları da basite indirgeyerek yapacağımız dijital opsiyonlara yatırımlar, yukarıda belirtilen batma ihtimllerinin karşısında en güçlü durabilecek kolay bir seçenektir.

    YanıtlaSil