26 Nisan 2012 Perşembe

YANDAŞ OLMAK

Bu ülkeye demokrasi geldi geleli değişik aşamalardan geçtik. Önce demokrasinin ne olduğunu anlamaya çalıştık,sonra açığı varmıdır nasıl işimize yarar hale getirebiliriz dedik.Sonra dejenere ettik.En sonunda da ülkede demokrasinin D si kalmadığında rahata erdik. Bu başlangıçtan dolayı politik bir yazı olacağını düşünenler yanılıyor.Size bahsetmek istediğim bu değişimlerin tüm kesimlere ,sektörlere nasıl nüfuz ettiği. İlgisi olmayanlar için sıkıcı gelebilir ama bunları yazmazsam kendimi çok kötü hissedeceğim. Uzun yıllardır içinde olduğum finans sektörü ,ülkenin heryerine hakim olan derebeylik ile karşıkarşıya kaldı maalesef. Her konuda ortaya çıkan ötekicilik burda da en şahane örneklerini vermekte. Nasıl ki demokratik hakları elinden alınan gazeteciler ,işadamları,askerler varsa emin olun aynı şekilde fırsat eşitliğini ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılarak eli kolu bağlanmış yatırımcılar,piyasa profesyonelleri var. "Küçükler yaparsa hata büyükler yaparsa kaza " diye bir söz vardır hani aynen finans sektöründe de bugün geldiğimiz nokta bu. Arap sermayesini kurtuluş olarak gören zihniyet bu sermaye sayesinde piyasada ki gücü eline ,zaten var olan iktidar gücünüde arkasına alıp Ali kıran Baş kesen bir tutumla iş yapmaktadır. Ne hesap soran bir kurum ,ne dur diyen bir merci olmadığı gibi ,aynı durumda ki ötekiler için ise Demoklesin kılıcı ensede boza pişirmektedir.
Özellikle son 1 yıldır yapılan yasal düzenlemeler küçük yatırımcı diye bir kavramı yoketmiştir.Para kazanmanın zaten zor olduğu vahşi kapitalizm artık bu ülkede sadece yandaşların kaymağını yediği bir sistem haline gelmiştir. Yatırımcıyı korumak adına atılan her adım mevcut sistemi biraz daha kendi lehlerine çevirmiştir. Yıllardır ekmeğini yediğim , en iyi bildiğim iş dediğim bu sektör artık bana ve benim gibilere git demektedir. Çünkü tekel burdada piyasayı ele geçirmiştir.Yandaş olmayanlara yaşama hakkı tanımayan bir ortamda elimiz kolumuz bağlanarak açlığa terk ediliyoruz. Hala uyuyan tüm meslektaşlarıma ve uyuma numarası yapan yetkili mercilere ufak bir mesaj olsun bu yazım...
Sevgilerimle

4 Nisan 2012 Çarşamba

NEFSİNE ZOR GELEN HAKKINDA HAYIRLIDIR.....

Klılığımıza kıyafetimize  dikkat ederiz, evimizi barkımızı temizleriz, işyerimize özen gösteririrz fakat ruhumuzu beslemek temizlemek terbiye etmek nedense hep zor gelir. O içerde ki en dipte ki  tanıdık ses aslında ne olması gerektiğini nasıl yapmamız gerektiğini ne tarafa gitmemiz gerektiğini hepsini bilir. Ancak hep bişeyler o ince karar anında bizi daha kolay olana daha keyifli görünene doğru meylettirir. Şeytana uydum deriz.;Halbuki bunun şeytanla falan ilgisi yok.İnsanın nefsi ruhunun terbiyecisidir. Rejim yaparken gördüğümüz kocaman çikolatalı pasta nefsimizin sınav kağıdıdır. Spor yapmak için her sabah biraz daha erken kalkmak yerine 5 dk. daha uyumak istemek , yada sigarayı bırakmaya çalışırken bir nefes çekeyim dedğiniz anlar nefsinize yenilip sınavda sıfır aldığınız zamandır. Karar anı geldiğinde gerçekten ne istediğimize odaklanıp hedefimize doğru attığımız her adım nefsimizi alt etmemiz için atılmıştır.Eğer yapmakta zorlanıyor kendimizce bahaneler buluyorsak bizi amacımızdan uzaklaştıran durumlara girdik demektir. İşte bu noktadan sonra sürekli şikayet ettiğimiz bizi mutsuz eden yada sıkıntıya sokan olayları yaşarız. Nefs dediğimiz şey bütün imkanlar bizim önümüzde serilmiş olduğu zamanlarda bile ona el uzatmamayı başarmaktır.Bolluk içinde iken sadece ihtiyacımız olanı almak yada gerekeni yapabilmektir.Şundan hiç şüpheniz olmasın ki nefsin terbiye edilmesinde ki amaç onun ilk yaratıldığı gibi saf ve temiz durumuna getirmektr.  Diliyorum ki hepimizin ruhu, benliği, varlığı mütevazı gerçeğine kavuşsun....
Sevgilerimle