Para
denince aklınıza ilk ne geliyor ?
-Güç
-Güven
-Rahatlık
-Mutluluk
Bunların
hepsi paranın size hissettrdiği
duygular. Şundan eminim ki çok parası olduğu için mutsuz olan kimse yoktur.
Kimimiz para kazanmanın peşinde kimimiz kazandığı parayı korumanın peşinde.Bir
şekilde herkesin parayla doğrudan bir ilişkisi var. Modern dünyanın vazgeçilmez
metasıdır para. Ve toplumda kazandığımız para bizim yaşam biçimimizi belirler
çoğunlukla. Bu yüzden kolay harcamamız için uygulanan taktiklere karşı .uyanık
olmalı ve mücadele etmek zorundayız. Tasarruf etmeyi bilmeyenler zararlarını
başka türlü çıkarmaya çalışırlar. Ve bu zincirleme olarak herkese bulaşır ve
hayatımıza yansır
Şunu
nadiren duyarız yılda birkaç milyon kazanan birinin işine otobüse gittiğini
yada 1990 model arabasını değiştirmeyi düşünmediğini ,cep telefonu
kullanmadığını yada döküntü bir modelle idare ettiğini. Bunlar duyduğumuzda
bizi şaşırtan örneklerdir. Çünkü genel algımız paranın satın alabileceği
şeylerin imkanlar elverdiğince satın alınması gerektiği. Tüketmenin ,daha
iyisini daha hızlısını daha yenisini istemenin sonu yok. İnsanoğlunda ki bu
doyumsuzluk güdüsü her zaman daha çok paraya sahip olmayı beraberinde
getirmiştir.Biz de yokken 5-10 mln doları olan bir adamın neden çalıştığını
neden daha fazla para kazanmak için uğraştığını merak ederiz. Benim o kadar
param olsa keyfime bakarım deriz. Ancak her zaman daha fazlası vardır .Burda
atladığımız bir konu var oda parayı kazanmak kadar korumanın da ne kadar zor
olduğu ve gerekliliğidir. İstatistiklerin çok net işaret ettiği bir konu
örneğin şans oyunlarından para kazanıp zengin olan insanların zaman içinde o
parayı yönetmeyi başaramadıkları için tekrar eski günlerine geri döndükleridir.
Parayı kazanırken gösterdiğimiz çaba ve azmi korumak içinde göstermemiz
gerekiyor. Elbette bunun için finansçı olmanız gerekli değil. Ama herkesin
kendi parasını yönetmeyi bilecek kadar bu konulara ilgili olması gerekir. Türk
insanının para ile ilişkisinde
kalıplaşmış bir takım alışkanlıklar vardır. Altına yatırım yapıp yastık altında
bekletmek, dolar her zaman iyidir mantığı ile ona yatırım yapmak, Gelişmeye
açık bölgeleri keşfedip oralara gayrimenkul yatıımı yapmak. Bu üçü en bilindik ve sıklıkla kullanılan
yöntemlerdir. MasterCard tarafından MasterIndex araştırması,
Türk halkının eline geçen fazla parayı nasıl değerlendireceğini ortaya koydu.
11 il merkezinde yapılan araştırmada Türk halkı cebinde fazladan 40 bin TL’si
olsa, bu parayı öncelikle ev veya daire almak ,sonraki tercih altına yatırım.
Peki
bu bilindik yöntemleri de aslında ne kadar biliyoruz. Kulaktan duyma ,Falanca
abi dedi ki ,gazetelerin ekonomi sayfaları, ne var canım bunda ben en alasını
kendim yaparım duygusu ile.... Farkındaysanız hiçbiri bir analiz yöntemi değil. yada bilinçli bir
seçim .Bu yöntemleri kullanarak başarılı olmuş kişilerde elbette var. Ancak
istikrar kelimesini bu durumlar için kullanmamız pek mümkün değildir.
O halde öncelikle parayı kazanırken neler yapmalıyız sorusuna cevap arayalım.
Kazancınız ne olursa olsun mutlaka bütçe yapmalısınız. Eğer gelir gider
dengenizi iyi kurabilir ve tasarruf edecek bir şekilde bütçe
yaparsanız,öncelikle borçluluk zihninin sizde yaratacağı negatif etkiden
kurtulur ve para biriktiriyor olmanın hissettireceği pozitif duygu ile her zaman kendinizi bolluk içinde
hissedersiniz. Elbette sabit gelirli birinin aylık ufak tasarrufları ile zengin
olmasını bekleyemeyiz. Fakat bir yerden başlamak gerekir değil mi...İşiniz ve
kazancınız ne olursa olsun sizi sıkıntıya düşürecek borcunuzun olmaması her
zaman fırsatları değerlendirme lüksünü beraberinde getirir. Atılım için enerji
ve motivasyonu sağlar. Paranın harcanması
konusu da oldukça önemlidir. Harcamalarınızı yaparken bütçenizin gelir
gider dengesini bozacak kalemlerden ,çok ucuz diye alınmış gerçekten ihtiyaç
olmayan şeylerden kaçınmanız gerekir.
Bir
diğer konu da paraya verdiğiniz değerdir. Emin olun ona nasıl davranırsanız oda
size öyle davranacaktır.
Parayı
harcarken gösterdiğiniz tutum cimrilik yada savurganlık (her ikisi de iyi
değil) onun size akışını belirleyecek bir detaydır.
Esas
konumuz olan kazandığımız parayı nasıl koruyacağımıza gelirsek;
Yukarı
da bahsettiğim bilindik yöntemler zaman zaman faydalıdır. Ancak istikrarlı bir
koruma ve büyüme için daha profesyonel yöntemler gerekir. Öncelikle yatırım
araçlarını iyi tanımakla başlanabilir. Nedir bunlar;
-Altın
, döviz, yatırım fonları, mevduat, borsa , bono ve tahviller , türev araçları
dediğimiz aşır riskli enstrümanlar ,
emtialar ve gayrimenkul .....Şunu önemini vurgulayarak söylemek lazım ki bu araçların
hepsi aynı anda yükselmez yada düşmez. Dünya ekonomisi özellikle teknoloji
çağına girdiğimizden beri globalleşmenin hızlı etkisi ile bu araçların tamamı
etkileşim halindedir. Bu ne demek paranın girdiği enstrümanlar yükselir paranın
çıktığı enstrümanlar ise düşer. Arz talep dengesi en kolay anlayabileceğiniz
tanım. Tabi doğal olarak diyebilirsiniz ki nereden bilicez paranın nereye
girdiğini .Üstelik vahşi kapitalizmin çarkları her zaman büyük balığın küçük
balığı yemesi üzerine dönerken. İşte burada algılarımızın nasıl işlediği çok
önemli. Genelde satılmak istenen bir malın reklamı daha çok yapılır daha çok
pompalanır . Örnek eğer tv de altın fonlarının ne kadar iyi getirdiğini
anlatan banka reklamları görmeye başladıysanız 1. Seçenek şimdi altına yatırmak
lazım algısı olabilir 2. Seçenek ise bunu satmaya çalışıyorlarsa demek ki fiyat
artık riskli algısı olabilir.
Bir
başka trik ise yine beynimizin en kolay yıkandığı algılarımızla oynandığı mecra
tv ler. Eğer tv de ki ekonomi yorumcuları hep bir ağızdan aynı şeyi söylüyorsa
orda bir sıkıntı var demektir. Düşünün ki dünyada milyarlarca dolarlık dev
yatırımları olan yatırımcılar ve finans
şirketleri herkesin bildiği tv lerden açıkça söylenen bir durumdan fayda
sağlayabilirler..
Aklınız
alıyor mu hiç. Bu dev yatırımcılar büyük balık olduğuna göre sistemin onların
lehine işlemesi gerekmez mi. Amerikan
halkı para sistemimizdeki hileyi bilseydi ertesi gün devrim olurdu. Demiş ; Henry
Ford....
Burada
size komplo teorilerinden gizli politikalardan söz etmiyorum ancak çok bilinen
bazı yöntemlerin altında yatan gerçek nedenleri görmenizi istiyorum.
.Bu
demek değil ki tv her konuşan sisteme hizmet ediyor. Ama genel bir toplu güdüm
varsa orda şüphe duymak gerekir. O halde nereye ve kime güven duyacağız .
Burada mutlaka küçük birikimleriniz dahi olsa bankaların ve yatırım
şirketlerinin profesyonelleri ile yakın temasta olmak gerekir. Nasıl mahallede eti nasıl sevdiğinizi bilen
bir kasabınız varsa yada sebzenizi güvenle taze aldığınız manavınız yine sizin
risk anlayışını bilen ve buna uygun yönlendirmelerde bulunan bir profesyonel
ile bağlantınızın olması gerekir. Zamanınız ve ilginiz varsa kendinizde bu
bilgilere ulaşıp analiz edebilirsiniz tabi. 21 yıllık meslek hayatım boyunca
pek çok ünv öğrencisinin bölümleri olmadığı halde belki de sadece nasıl kolay
para kazanırım dürtüsü ile finans konularına ilgi gösterdiklerine şahit oldum.
Tabi burada yine önemli bir konu nasıl kasabın manavın iyisini bulmak gerekirse
yatırımlarınız konusunda da size en uygun kişiyi bulmaktır. O yüzden önce kendi
risk anlayışınızı ve beklentinizi belirlemek onu iyice anlamak gerekir Yatırım araçları bu sebeple 2 ana bölüme ayrılır Sabit getirili enstrümanlar ve Sabit
getirili olmayan enstrümanlar. Getirisi sabit olan yatırım
araçlarının en bilindikleri mevduat, yatırım fonları , hazine bonosu ve tahviller .
Riskli
gruba girenler ise borsa , döviz , türev araçları gayri menkuller ve emtialar.
Yukarı
da bahsettiğim gibi risk algınıza göre seçeceğiniz entrümanları piyasa
şartlarına göre tercih etmek ve yatırımlarınızı buna göre yapmak sizi zaman
içinde çok farklı yerlere taşıyabilir. Risk algınızı analiz ederken dikkat
etmenizi tavsiye edeceğim bir konuda eğer riskli yatırım araçlarını tercih
edecekseniz mutlaka kaybına tahammül edebileceğiniz bir miktarla denemeniz.
Atıl para olması yani size her an acilen gerekecek bir para olmaması çok
önemlidir. Bir diğer önemli konuda riskli araçları kullanırken anaparanızın
üstünde kredili miktarlarla yatırım yapmanız ,tecrübeyle sabittir ki borsada
yada türev araçlarında battım diyen kişilerin çok büyük kısmı bu kredili
durumlardan dolayı tüm paralarını kaybetmiştir.
Örnek
vermek gerekirse 100 tl niz var 100 tl de kredi kullanıp 200 tl lik mal
alıyorsunuz malın değeri çok özel spesifik durumlar dışında hiçbir zaman sıfıra
düşmez ama dediğim gibi bir kredili pozisyonda %50 değer kaybettiğinde sizin
paranız sıfır olur. Ne kadar kolay değil mi batmak...
Şunu
unutmayın yatırımın büyüğü küçüğü yoktur .Fakat paranın zaman içinde değerini
kaybetmesi bir gerçektir. Özellikle son 50 yıldır uygulanan enflasyonist
politikalarla para durduğu yerde yokolabilen bir değerdir. Bu sebeple öncelikli
amaç paranızın değerini korumak daha sonra ise onu artırmak olmalıdır. Biraz da altından söz etmek gerekirse ; genel algı sağlam bir
yatırım aracı olduğu yönündedir. Yüzyıllardır süregelen bir alışkanlıkla altın
her zaman popülaritesini koruyan olumlu
ve güvenilir algılanan bir araç olmuştur. elle tutulur bir araç
olmasının bunda oldukça etkisi vardır. Ancak son yıllarda azalan altın
rezervleri talebin fazlalığı fiyatı fahiş noktalara yükseltmiş ve riskli bir
duruma getirmiştir. Herkes tüm finans
sektörüne hakim olacak diye bir kural yok ancak mutlaka tüm yatırım araçlarını
tanımanızı risk algınızı belirlemenizi
ve size dayatılmaya çalışılan durumları iyi analiz edebilmenizi şiddetle
tavsiye ederim Ve tabi çevre faktörünü de unutmamak gerekir. Ne olmak istiyorsanız
o kişilerle arkadaşlık edin diye bir söz vardır. Yani kendi parasını yöneten
yada belli sistemlerin içinde doğru şekilde yer alabilen kişilerle temasta
olmanız sizi bu işleri öğrenmeye ve başarılı olmaya bir adım daha
yaklaştıracaktır.
SEVGİLERİMLE